Translate

7 Şubat 2015 Cumartesi

Tartışmalar ve Terimler

Günlük hayatta, muhalifler tarafından sıklıkla kullanılan bazı tabirlere değinmek istedim bu yazıda: sol, işçi sınıfı, kapitalizm, emperyalizm ve faşizm. Tabii, sadece değineceğiz. Yoksa bu kavramları bütünüyle çözümlemeye birikimim yetmez. Denemeye kalksam siz benden soğursunuz ben hayattan.
Sloganlar, düşüncelerden çok duygulara hitabeden araçlar oldukları için içeriklerinde bir miktar anlam kayması olabiliyor. Ancak bir tartışma ortamına bu terimleri getiriyorsak, gerçek anlamları üzerinden tartışmalıyız. Bu yazıda konu aldıklarımın bazılarının anlamları tartışma götürse de en azından ne olmadığı konusunda hemfikir olunması gerektiğini düşünüyorum, tartışmak için bir araya gelen kişiler tarafından.
Sol tabrinin kökeni, bildiğim kadarıyla Fransa Krallığı'na gidiyor. Krallığın son zamanlarında, önemli kararlar alınmadan önce görüş almak için mutlak hakim olan kral, karşısına ruhban temsilcisini, sağına aristokrasinin temsilcisini, soluna ise burjuvazinin temsilcisini oturturmuş. Elbette o dönemde burjuvazinin temsilcisi, diğer üçünden daha ilerici (özgürlükçü, yenilikçi, geçmişi reddeden, onu sorgulayan) görüşleri savunurmuş. Zamanla Avrupa'daki parlamentolarda da daha ilerici görüşleri savunanlar oturum başkanına göre solda, muhafazakar görüşleri savunanlar sağda yer almışlar. Yani bence sol için, herhangi bir ideoloji belirtmemiz gerekmeksizin, "diğer herkese göre daha ilerici, aydınlanmacı, muhafazakar olmayan görüşleri savunan, hem eski, hem de mevcut durumdan memnun olmayıp yeniliği savunan görüştür" diyebiliriz. 19.yy'da gelişen diyalektik materyalizmin de, mevcut olanı reddedip, bu reddedişten köklenen bir yenilik yaratma üzerine kurulu olduğundan sonraki dönemlerde sol ile özdeşleşmesi doğaldır. Başka bir yazıda ayrıntılı olarak ele alırız.
İşçi sınıfı kavramının da bir meslek ifadesine evrildiğini üzülerek görüyorum. Kendim daha ziyade "çalışan sınıflar" tabirini kullanırım, zira işyerinde işveren rolünde olan maaşlı çalışanların da (daha önce bunun beyaz yaka demek olduğunu anlatmıştım) büyük ölçüde işçilerle aynı çelişkilerin nesnesi olduğunu düşünürüm. İşçi sınıfı tabirinin bir anlam ifade edebilmesi için kişinin görüşerinin dayandığı temel çelişkinin üretim ilişkilerinden kaynaklanıyor olması gerekir. Ulusal, etnik ya da dini ayrımların ve bu ilişkilerin tarihe yön verdiği görüşünde olan birisi işçi sınıfı dediğinde aslında işçi olarak çalışan vatandaşları kastediyordur. İşçi sınıfı tabirini gerçekten sınıfsal anlamda kullanacaksak, işçi sınıfının, sınıflı toplumda diğer sınıflar karşısındaki konumunu tartışıyor olmamız gerekir. Yani bu tabiri kullanan kişinin, öncelikle işçi sınıfının ortak çıkarları olduğu görüşünde olması gerekir.
Kapitalizm dediğimizde, kökleri belki paranın icadına kadar giden, malların üretim ve değişim amacının kar etmek olduğu bir ekonomik sistemden bahsediyoruz. Bugüne kadarki tecrübelerimiz, kapitalist sistemin ilerledikçe her sektörde oligopol (birkaç oyunculu piyasa) oluşturduğunu gösteriyor. 777 bakkalın 77 süpermarkete, onların da 7 AVM'ye dönüşmesi gibi. Kapitalizm, günlük hayatta olumsuz anlamda kullanılan ve sıklıkla karşı olunan bir kavram. Pekiyi kapitalizm karşıtlığı neyin karşıtlığıdır? Sosyalist bakış açısından kapitalizme getirilen eleştiriler; emek sömürüsü yoluyla çalışanın ürettiğinin çok az bir kısmıyla, bilinçli olarak ancak yaşayabileceği kadar bir ücrete mahkum edilmesi, biricik amacın kar etmek olması dolayısıyla gezegen kaynaklarının umarsızca kullanılması (çevreci iyileştirmelerin sistem krizi anında ilk terkedilen prensipler olduğunu unutmayalım) ve sürekli olarak gelir dağılımındaki adaletsizliği derinleştirmesi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Günümüzdeki en rasyonel karşı çıkış bunlar üzerindendir ve iyileştirme/devirme fikirleri de bu çelşkilerin çözümüne yönelik olmalıdır. Kapitalizm karşıtlığı, eğer kapitalizmden daha geri ekonomik sistemlerin (serflik, kölelik, feodalizm ve daha ilkel yapılar gibi) savunulması haline dönüşüyorsa bunu gericilik olarak isimlendirmeliyiz. Bu şekilde bir kapitalizm karşıtlığı aynı zamanda sol olarak da nitelendirilmemelidir.
Emperyalizm, latince büyük arazilere hükmetmek anlamına gelen imperium kökünden geliyor. Günümüzde yaygın kullanımı, ekonomik ve askeri gücü belirli bir seviyenin üzerinde olan ülkelerin, kendilerine göre geri kalmış ülkelerin kaynaklarını hak gasplarıyla kullanması, onları sömürmesi şeklindedir. Bu tanım, kapitalizm içermez. Çünkü kapitalizmden önce de impratorluklar bu şekilde davranırdı. Başka bir emperyalizm tanımı ise, kapitalist ekonomiye dayalı gelişme modeli olan ülkelerin, yukarıda kapitalizmin çelişkilerinde bahsettiğimiz gezegen kaynaklarının sınırsız kullanımına mahkum olması ile ilgilidir. Lenin'in "emperyalizm: kapitalizmin en yüksek aşaması" olarak incelediği durumdur. Yani ilk tanımdaki emperyalizm, diğer ülkelerin kaynaklarını, kendi durumunu iyileştirmek için kullanan bir imparatorluğu niteler. İkinci tanımdaki emperyalizm ise, dayandığı ekonomik sistem gereği emperyalizme mahkum olmuş, başka çaresi olmayan bir imparatorluğu niteler. Emperyalizme kavramsal olarak topyekun karşı çıkış ikinci tanım üzerinden yapılmaktadır. Birinci tanım üzerinden yapılan emperyalizm eleştirisi, sömürülen pozisyondaki ülke vatandaşlarının, sömüren ülke olma hayali saklı kalmak koşuluyla, kendi ülkesinin ya da müttefik gördüğü ülkelerin sömürülmesine karşı çıkan milliyetçi tutumlarıdır. 
Son olarak faşizm de, İtalyanca kökenli bir kavram olup kendisinden olmayana karşı, kendisinden olanı örgütleyerek militarist bir tutum almak demektir. Faşizmin temel özelliği, kendisinden olmayanı, çoğunlukla doğuştan getirilip sonradan değiştirilmesi mümkün olmayan, olsa bile kişi hak ve özgürlükleri gereği konu edilmemesi gereken bir özelliğinden ötürü düşman olarak görmektir. Günümüzde, bir fikir tartışmasında dahi, belirli bir görüşün diğerinden daha geçerli olduğunu savunan kişiye bu kavram yapıştırılarak kişi itibarsızlaştırılmakta, kavramın da içi boşaltılmaktadır. Çoğunlukla kavramın içinin boşalmasından çıkar sağlayan kişilerce bu yönde kullanılır. Faşizm kelimesinin kullanımında kritik nokta, faşist olarak birisini tanımlamak için, değiştirilemeyen bir özellikten ötürü birisine karşı tutum alınıyor olunması ve çevresindekileri o kişiye karşı örgütlüyor olması gerektiğidir.
Yerigeldikçe başka kavramlara da değiniriz.

1 yorum:

  1. Bir parca benim alanima girmissin, Tanil. Hatta biraz asmissin da. Getirdigin tanimlar genel olarak benim de katildigim tanimlar. Ekleyebilecegim bir husus, bu tanimlarin her birisinin zaman icinde anlamlarinin evrildigidir. Zaman zaman tanimlar bulaniklastirilmaya bile calissa, irkcilik yapanlarin irkciliktan kacma cabasi sonucu yaptiklari gibi, ozunde belli bir zamanda her tanimi netlestirmek mumkundur. Ve tartismalarda da karsindakinden kullandigi tanimi netlestirmesini talep etmek, tartismanin duzgun bir cizgiye cekilmesine genelde katki saglayan bir sey. Bunun disinda, kapitalizmin ne oldugu nasil isledigi uzerine net bir fikir birligi olmadigini belirtmek gerekir, Marksist okul icinde bile bu boyle denebilir. Ikincisi de isci sinifinin ortak cikarlarinin olmasinin, belli kosullarda (ille de kotu niyetli burjuvanin dogrudan cabasi olmadan, belki firsatlari kullanmasi sayesinde) parcalara bolunmesinin mumkun olabilecegini soyleyebiliriz. Bugun isci sinifi, kulturel, ekonomik, calisma duzeni, ve siyasi konumu acisindan, iki parcaya ayristirilmis sayilabilir, nitelikli ve niteliksiz isci grubu bu iki parcayi olusturuyor. Kisisel olarak devrim kosullarinin ancak bu isci sinifinin bu iki farkli katmaninin birbirine yakinlasmasi ile ve aralarindaki farklarin azalmasi ile saglanacagini dusunuyorum.

    YanıtlaSil