Özgür Şen, asla kullanmadığım "orta sınıf"
tabirini başlığa taşıyınca ben de tartışmaya katılmak istedim. Önce yazıyı,
sonra yazdıklarımı okumanızı tavsiye ederim. Yazının linki:
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ozgur-sen/orta-sinifin-gizli-cekiciligi-160223
Orta sınıf, tüketim eğilimleri baz alınarak kullanılan, işçi
sınıfının (proleterya) üst gelir katmanını, küçük burjuvanın geniş bir kısmını
ve pazar payı küçük olan burjuvaları (KOBİ) kapsayan, temel tanımı, kimin ne kadar tüketebildiğine dayanan bir kavram. Zaten
Şen'in bahsettiği ilgi çekicilik ve cazibe de bu tüketim arzusu olduğu için bu
kavramın içine dahil olan sınıfları kendisi de belirtmiş.
Yalnız, yazıda bahsi geçen küçük burjuvazi başlığında atlanan kritik
bir nokta var. Orta sınıf tüketiciliğine giden yolda bugün avukat, hekim ve bir
grup mühendis için cazip bir "küçük burjuva koridoru" vardır. Bir
avukat, bir hukuk bürosunda, asıl işi avukatlıktan çok işleri organize etmek
olan bir patron-avukatın altında proleter olarak çalışabileceği gibi kendi
bürosunu ortaklarıyla kurup hem avukatlık hem ticari organizasyonu yöneten
küçük burjuva da olabilir. Bu iki avukatın gelir seviyeleri yakın da olsa
sınıfları farklı olacağından, sistem krizi anlarında davranış biçimleri farklı
olur. Tam rasyonellikte küçük burjuva olan, sistem ihtiyaçları içinde, sistemin
bir organı olarak varolduğundan düzen tarafında yer alma eğilimi içinde
olacakken proleter olan düzene karşı olacaktır. Buradaki düzen kapitalizmdir,
hangikapitalist partinin yandaşı olmakla ilgili değildir. Aynı durum, kendi
muayenehanesini ya da ortaklarıyla kliniğini kuran hekim, tek başına ya da
ortaklarıyla mühendislik hizmeti veren firma kuran mühendisler için de
geçerlidir. Kritik olan, firma kuran bu kişilerin işçi çalıştırmıyor
olmalarıdır. İşçi çalıştırdıklarında asıl işleri organzasyon olacağından
burjuva davranışı göstermeye başlarlar, sistem krizi anlarında beklenen
rasyonel hareketleri de değişir.
İşte tam da bu noktada, yazıda tüketim ilişkileri baz
alınarak orta sınıf olarak kodlanan kişilerin büyük bir kısmının aslında küçük
burjuva olarak adlandırılabileceğini, sisteme bağımlılıklarının tüketimden
gelen alışkanlık ve cazibelerden değil, üretim ilişkilerinden gelen küçük
burjuvalık olduğunu, yine Şen’in yazısında ihmal edilmemesi gerektiği söylenen
boşluğun aslında bu olduğunu düşünüyorum. İşletmelerde işçi olarak çalışmakta olan, ancak belirli
bir ulaşılabilir sermaye birikimiyle kendi küçük işletmesini, taşeron firmasını
kurabilecek olup henüz bunu tercih etmeyenlerin de küçük burjuva olarak
değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyim. Bu da bize, çözülmesi gereken
problemin tüketim ilişkileriyle ilgili değil, üretim araçlarının mülkiyetinin
tartışıldığı bir gündemde bahsettiğim bu toplumsal katmanın hangi yönde tavır
alacağı ile ilgili olduğunu göstermektedir.