Translate

19 Ocak 2015 Pazartesi

Alem-i Reayan Bir Yaşında!

Blogumuzun bir yaşını doldurmuş bulunuyoruz. Gündemdeki ve gündem dışı, çalışan yaşamına dair, onu etkileyen ve varlığının kökenini ondan alan konularda görüş paylaştığım bu ortamı açıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Yorum ve eleştirileriniz yeni yazılar yazmamı sağladı ve bu paylaşımlar, kendi görüşlerimi de sorgulamama yardımcı oldu. Umarım okuyanlar da kendilerine dair bir şeyler bulabilmiştir.
Bu yaş günü yazısında, blogun hayat karşısında duruşunu özetlemek istedim. Ne olursa olsun, hayat karşısında tutarlı bir duruşumuz olmalıdır. Başlayalım:
Alem-i Reayan, çalışanların özel hayatlarını çalışarak kazandıklarını kabul eder. Bu nedenle yaratıcılık iş hayatıyla sınırlı kalmamalı, kazandığımız zaman diliminde de varolmalıdır. İşyerimizde ne kadar üretken ve verimliysek, özel hayatımızda da o kadar üretken ve verimli olmalıyız. Uykumuzun da verimli olması yeterlidir.
Alem-i Reayan, her koşulda çalışanın yanındadır. Teknolojik gelişmeler her ne kadar üretim araçları üzerinde çalışan emeğinin formunu değiştirmiş de olsa, emek - sermaye çelişkisinin sürdüğünü kabul eder. Özellikle günümüzde üzerimize çökmüş olan neoliberalizme karşı duruşu nettir. "Sermaye ile aynı gemideyiz", "ortak çıkar" gibi görüşleri kabul etmez.
Alem-i Reayan, enternasyonalisttir. Doğuştan getirilen özelliklerin övünç ya da utanç nedeni olmasını reddeder. Emeğin küreselleşmesinden yanadır. İki mühendisin, hangi ülke pasaportunu taşıdığına bakılmaksızın aynı işletmede birbirine denk işler yaparken aynı ücreti almasından, herhangi bir ülkede belirli bir amaç için bir araya gelmiş işçilerin barış içinde ve emekleriyle bir arada olduklarının bilincinde olarak çalışmasından yanadır. Ülke içindeki benzeri bölgesel-etnik ücret dengesizliklerine de karşıdır.
Alem-i Reayan, tarihsel süreçte insanı ilgilendiren doğal dengenin ilkel-komünal avcı-toplayıcı toplumdan tarım toplumuna geçişte insan lehine bozulduğunu kabul eder. Dengeyi yeniden kuracak olanın, modern bir sınıfsız toplum olması gerektiğini düşünür.
Alem-i Reayan, bu modern sınıfsız toplumun, tarım toplumunun doğurduğu cinsiyet ayrımcılığını da yıkarak geleceğini öngörür. Kadınların pozitif ayrımcılık yoluyla, yani erkek eliyle, konum kazanmasına karşıdır. Herhangi bir pozitif ayrımcı uygulamaya gerek duyulmadan kadınların konum elde edebileceği bir yapıyı savunur. Bir organizasyon kendisini sürekli olarak, kadınların da yer edinebilmesine yeterli olanak tanıyıp tanımadığı, bunu engelleyip engellemediği yönünde sorgulamalıdır. 
Alem-i Reayan insanı kendine yabancılaştıran ekonomik yapıların karşısında insanı savunurken, o yapıların yarattığı insana karşı da doğayı savunur. Hiçbir alternatif, yenilenebilir enerji kaynağının enerji ihtiyacını sonlandırıp çevre sorunlarını çözebileceğini kabul etmez. İlkokulda çevreye zararsız olarak öğrendiğimiz hidroelektrik santrallerinin sayısının artmasıyla yaşanan felaketi görüyoruz. Enerji ihtiyacı, daha az tüketerek karşılanabilir. Bu da dayatmayla değil, doğa bilgeliği ile mümkündür.
Alem-i Reayan, kapitalizmin çelişkilerini göstererek ona karşı çıkarken kapitalizmden daha ilkel ekonomik modelleri savunmaz. Süpermarkete karşı bakkalın yanında değildir. Bakkalın, süpermarket gibi bir sömürü birimi olmayıp aynı zamanda süpermarketin sağladığı standart hizmet ve kalite seviyesine çıkışının yollarını arar. Devletler konusunda da, emperyalist müdahale tehdidinde direnenler hariç (çünkü bu tehdit, onları daha ileri bir ekonomik yapıya ulaştırmaz), bu konumdadır.
Alem-i Reayan laik aydınlanmadan yanadır. Doğal süreçlerin yine doğal süreçler sonucu oluştuğunu savunur. İnsan, vicdanını herhangi bir dogmaya teslim edemez, eylemlerinin sorumluluğunu o öğretiye ihale edemez. Herkesin kendi vicdanından sorumludur.
Duruşumuzu özetlemeye çalıştık, bu yolda devam edeceğiz. Hoşçakalın,


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder