Translate

20 Aralık 2014 Cumartesi

Kara Yıl 2014

Çok büyük bir gelişme olmazsa bu yazı 2014'ün son yazısı. 2014 yılı çalışan sınıflar ve toplumsal muhalefet açısından kara bir yıldı. İyi niyetli muhalefet ve direnişler iktidar baskısıyla ezildi ve muhalefetin umutları kırıldı. 2014, gerçek anlamıyla Yeni Türkiye'nin kuruluş yılı oldu. Biz de rüzgara karşı yazdık, yazmaya da devam edeceğiz. Başlıklar altında gelişmeleri özetleyelim, sonra da 2015'te ne yapılabilir tartışalım:
Çalışan Sınıflar ve Emek Dünyası
Belki de en üzücü gelişmeler işçi sınıfı içindi. Soma ve Ermenek maden faciaları, büyüyen inşaat sektöründe iş kazaları, budanan haklar, kıdem tazminatı tartışmaları, DİSK'in direngen tavrına rağmen sendikaların genel güç kaybı ve etkisizleşmesini gördük. İş güvenliği konularında CHP'nin meclis muhalefeti güçlü de olsa, bence ekonomik yapıyla, neoliberalizm eleştirisiyle temellendirilmediği için reel karşılık bulamadı. Bu konuyu bazı yazılarda işlemiştim, sonuç kısmında da döneceğim.
Çevre ve Sağlık
Büyük yol projeleri birer çevre katliamına dönüştü 2014'te. Yoğun toplumsal muhalefete rağmen para konuştu ve rant ağır bastı. Yoğun eylemlere rağmen helikopterle çekilmiş orman hasarlar fotografları damgasını vurdu 2014'e. Çevredeki hasar iklimde de etkisini göstermeye başladı yaz mevsiminde, fırtına takviminde gördüğümüz neredeyse her fırtına bir hortum yarattı Marmara Denizi'nde.
Paralel şekilde sağlık alanında da piyasalaşma hızla sürdü. Hastanelerin ameliyat performansı adına halka yüklenmeleri sağlık emekçilerinin eylemlerini buldu karşısında. Eylemler, diğer benzer her alanda olduğu gibi sınırlı etki yarattı.
Eğitim
Eğitimde gericileşme hızla sürdü. Bahsettiğim gericileşme iki boyutlu: biri laiklikten diğeri demokrasiden sapma. Laiklikten sapmayı, kırpılan ve itibarsızlaştırılan pozitif bilim dersleriyle din içerikli eğitim anlayışında gördük. Demokrasiden sapma ise, laiklikten sapmaya bağlı olarak Sünni - İslam'ın dışındaki inanç gruplarının eğitimde tamamıyla yok sayılmasıyla gerçekleşti. Bazı okulların imam - hatip ortaokul ve lisesine çevrilmesi, içi boş Müslüman Nesil ve Osmanlıca tartışmaları, eğitimin kaybolan niteliği yerine suni gündem maddelerini ön plana taşıdı. Maalesef eğitim sendikaları ve meclis muhalefeti bu tuzağa düşmüştür.
Adalet 
Fail-i Mechul cinayetlerin aydınlatıl(a)maması, Gezi - Haziran Direnişi davalarının komik şekilde oradan oraya nakledilip uzatılması, yolsuzluklarda takip bile yapılamayıp kolluk gücünün kriz anında nasıl da savcı emrinden çıkabileceğinin görülmesi açısından ibretlik bir yıl yaşadık. Hukuk öyle bir noktaya geldi ki, toplumsal muhalefetin en liberalinden en sosyalistine herkes aynı görüşü paylaşır oldu, devletin toplumsal mutabakata dayalı varlığının yanına soru işareti kondu.
Kürt Sorunu
Ortalık karıştı. Önce -fiilen karşılıklı- bir silah bırakma ve anaların ağlamaması şeklinde gösterilen bir danışıklı ateşkes ortamı oluştu. Sonrasında Yeni Türkiye'nin ilk muhalefet partisi, HDP'yi izledik. HDP'nin ülke genelinde solcu, güçlü olduğu illerde sağcı-milliyetçi stratejisi, ülke solunun boşalttığı alanda yeni bir Kürt siyaseti merkezli savrulmaya yol açtı. Bu tavır, ekonomi - politik temelli muhalefete dayanmadığı için önümüzdeki dönemde de çalışan sınıfların taleplerinin geri plana düşmesine yol açacaktır. Kobane krizi de Kürt siyasetinin kendi İslamcı muhalefetiyle yüzleşmesine neden oldu özet olarak.
Dış Politika ve Küresel Gelişmeler
ABD ve gelişmiş ülke ekonomilerinin toparlanması, Rusya'nın Ukrayna üzerindeki yayılmacılığı ve Batı'nın yaptırımlarının görünürde başarılı olması ile kırılgan ekonomilerin kırılganlığının daha da görünür hale gelmesi Rusya - Çin - İran ekseni ve gelişmekte olan ülkelerde olumsuz bir hava yarattı. Belki bizler açısından bir takım olumlu gelişmeler; Suriye halklarının Batı'ya direnmeye devam etmesi, Orta Doğu'da İhvan'ın iyiden iyiye zayıflaması ve Latin Amerika'nın Küba, Venezuela gibi sistem dışı ülkelerinin istikarı oldu. Yine de güç dengesinin ABD ve müttefikleri yönüne kaydığını söyleyebiliriz.
Sonuç
Gördüğünüz gibi kötü bir yıl geçirdik. 2014'te muhalefetin hatalı cumhurbaşkanlığı seçim stratejisinin de etkisiyle (ama bu sadece sonu hazırladı, daha temel sorunlar elbette var) cumhurbaşkanlığını iktidarın adayı kazandı. "Yeni Türkiye" kurulmuş oldu. Önümüzdeki dönemde bu yeni rejimin kendi iktidarını, kendi muhalefetini nasıl şekillendirdiğini, kendi gündeminin nasıl tartışılmasını sağlayacağını beraber görüp tartışacağız. 2014'te kötüye gidildikçe o beklediğimiz Haziran da gelmedi, gelmezdi de. Haziran, gündemi ele geçrdiğimizde gelmişti, verilen gündemi ne şekilde tartışırsak tartışalım gelmezdi geri. Bunun yanında ülkemizde doğu ve batı muhalefetlerinin birbirine karşı rahatlıkla yedeklenerek asla beraber hareket edememesi iktidarın elindeki en önemli sigortalardan biri.
2015'te çalışan sınıflar olarak ne yapabileceğimiz ise kurulan yeni rejime olan uyumumuzla ilgili. Burada dağıtılan yeni kartlara odaklanmaktan bahsediyorum. Çalışan sınıfların kurtuluşu, küresel direnişlerin birbirine bağlanması ve dünya devriminin tekrar umut olması, bütünüyle yeni ve genel kabul gören, heyecan yaratan yeni bir neoliberalizm eleştirisine bağlıdır. Sınıfımızın bize verdiği en önemli ödev ve sorumluluk bu eleştiriyi sağlam temellere oturtmaktır. Bunun dışında ülkemizle ilgili konularda, herkes için, otoriterliğe karşı, çoğunluk diktasını hedef alan demokrasi talebi, genel adalet ilkelerinin vurgulanması (hukuk devletinden yana olmak), çevrecilikte tüketimin kısılması ve alternatif enerji kaynaklarının kullanımını ön plana çıkaran gezegenle dost olma felsefesi ile yerel yönetimlerin gücünün, yerleşim birimlerinin kendi ekonomilerini çevirebilme ve o yerleşimdeki insanların taleplerinin önplanda olması anlamında artmasından yana olmanın doğru konumlanma olduğunu düşünüyorum.
Umarım 2015 tüm çalışanlar için umut ve ilerleme dolu bir yıl olur.  

1 yorum:

  1. Tanıl, kişisel düşüncem şu. Öncelikle muhalefet ezilmedi, toplumsal muhalefet yerinde durmaya devam ediyor. İkincisi, AKP'nin yaptıklarını adım adım daha da otoriter bir sisteme yöneliş olarak algılayabiliriz. AKP adım adım ince bir şekilde topluma şekil verme çabasından vazgeçti, bunun yerine toplumu hızla, ard arda çıkan yasalarla, baskıcı bir rejime doğru itmeye başladı. Bu çabasına rağmen, Berkin Elvan'ın cenazesi, Soma Olayları, Kobane Olayları AKP'ye karşı sokağın farklı kesimlerinin aktif olduğunu gösterdi. Hayatında sokağa çıkmamış cemaat bile sokağa çıktı. Özünde AKP için de işlerin iyi gitmediği, örneğin bir 2012 ile kıyasladığında çok stresli bir yıl olduğunu düşünüyorum, ki bence Recep Tayyip Erdoğan da seçime AKP'nin başında girme planından vazgeçmek zorunda kaldı, bu yıl. Olumlu gelişme olarak ABD'deki Ferguson Olaylarını ekleyebiliriz. Şu anda gördüğüm, Occupy'ı bile aşacak bir dinamizm yaratmış gibi bu olaylar, en azından burada Utah'ta Occupy'ın yarattığı dinamizmi kat kat geçti yaratılan dinamizm.

    YanıtlaSil