Translate

7 Eylül 2014 Pazar

İş Kazalarının Önlenmesinde Müşteri Etkisi

Soma sonrası da benzer bir yazımız olmuştu. Dün gerçekleşen, eski Ali Sami Yen stad arazisine yapılmakta olan Torunlar'a ait şantiyede gerçekleşen ve 10 işçinin ölümü ile sonuçlanan olay sonrası, konuyu yine aynı perspektiften, ancak bu sefer müşteri niteliğinin farklılığından ötürü farklı bir çözümleme ile ele alıyoruz.
Bu sefer bir inşaat firması söz konusu ve pratikte gerçekleştirdiği projeyi, parçalayarak son kullanıcıya satıyor. Dolayısıyla Soma'daki gibi müşterisi tek ya da çok da olsa büyük değil, küçük yatırımcılar ve son kullanıcılar (hane halkı). Soma ile ilgili konum alırken demiştik ki: sistem rekabet koşulları tarafından zorlandığında, önce çevre gerekliliklerinden, sonra da insan sağlığından ödün verilir. Benzer bir konumu kadın konulu yazılarımda da almaktayım bildiğiniz gibi; yalnızca kadın sayısını baz alan uygulamalarda kriz anında her türlü pozitif ayrımcı düzenlemeden vazgeçilecektir.
Burada da konum değiştirmeyeceğiz. Sistem içinde birisi bir ürünü birisine satıyorsa çevre, iş güvenliği ya da mübadelenin aşamadığı diğer sorunlar ancak bu alışveriş ilişkisi içinde yer bularak çözülebilir. Bu da ancak müşteri talebi ile mümkündür. Çevre ve iş güvenliği konusundaki baskı, atık yönetimi, kazasız çalışma gibi kurallar, tıpkı büyük tesis projelerinde olduğu gibi, ancak müşterinin bu konuda koyacağı kurallar ile uygulanabilir. Örneğimizdeki durum, bunun belki de uygulaması en zor olduğundan tartışmaya açık. Benim çözüme yönelik sistem içi önerim, devletin tüketici derneklerini gerekli uzmanlıkların alınması sonrası denetçi tayin ederek bu inşaatların denetlenmesini sağlaması ve hedeflerin tutturulamadığı durumlarda doğrudan, satışı olumsuz yönde etkileyecek tedbirler (devletin ek vergi almak suretiyle dairenin fiyatının eşdeğerlerinin üzerine çıkmasına neden olması gibi) almasıdır. Bu da ancak işçiden yana politikalarla mümkün elbet.
Toplumcu bir sistemde ise, serbest piyasa ekonomisindeki tüketici derneğinin yerini işçi temsilcisi olan sendika almalı ve projeyi durdurma yetkisi bulunmalıdır. Sistemde zaten dairelerin satılması diye bir konu olmayacağından, önlemlerin alınmayışının nedeni maliyet baskısından çok organizasyon hatası olabilir ki böyle bir durumda ilgili firmanın sistem içinde elenmesi beklenir. Şeffaflık konusu bu bağlamda kritiktir.
İş kazaları ve tedbirler konusunu sürekli olarak gündemde tutmalıyız. Gündemde tutabildiğimiz, gündemi belirleyebildiğimiz sürece etkili olduğumuzu gezi parkı - haziran direnişinde öğrendik, unutmayalım.

1 yorum:

  1. Ancak şunu unutmamak lazım, müşterinin iş yerindeki sorunları öğrenmesi için bile üretim alanından bir direnişin başlatması lazım. Tüketim alanında üretim alanındaki direnişe destek verilebilir, ama direnişin doğrudan tüketimden başlaması çok zor.

    YanıtlaSil