Translate

5 Temmuz 2015 Pazar

Yalın Üretim 2: Sistemin Uygulanma Nedenleri

Serinin bir önceki yazısında, üretim sistemlerinin tarihçesi üzerinden gidip yalının temel felsefesini açıklamıştık. Bu yazıda da sermayeyi, yalın üretim yöntemlerini uygulamaya iten nedenleri tartışacağız.
Öncelikle yalın, moda bir kavram olduğundan ucundan kıyısından yalın ile bağlantılı yöntemler uygulayan çoğu işletmede yalın üretim sistemlerinin uygulandığına dair iddialar karşımıza çıkabilir. Ancak yalın üretim, işçiye verdiği yönetim görevleri, iyileştirme önerisi yapma yetkisi ve teşviği, kalite kontrol görevi, bakım yapma görevi ve sistemin fabrika çalışanlarının insiyatifi de dahil olmak üzere topyekun sahiplenilmesini gerektirdiğinden öncül yatırımı pahalı, bütünleşik bir uygulamadır. İşletmenin ürettiği ürün, iş akışı, yönetim mekanizması, çalışan örgütlenmesi, kronik kayıpları, doğasından gelen hastalıkları da dahil olmak üzere işletmenin ruhuyla ilgili olduğundan dikkatli olunması gereken, adım adım ilerleyen, bazı kayıpları göze alan, çoğunlukla danışmanlık gerektiren bir uygulamadır. Bu nedenle, yalın üretim sistemini uygulayan ya da uygulamaya çalışan işletme dediğimizde, yukarıdaki problemleri göze almış olan işletmeyi anlamalıyız.
Pekiyi işletmenin bunları göze alması için üretim araçlarının sahibi olan sermayenin içinde bulunması gereken durumlar nelerdir? Sermayenin, piyasa rekabet koşulları içinde, kısa vadeli ve ürün fiyatında anlamlı artışa neden olmayan teknolojik atılımla rakiplerinin önüne geçemediği, ürünler arasındaki küçük fiyat ve özellik esnekliği gibi farkların müşterinin kararını kolayca değiştirebildiği, ürün çıkartma süresinin rakiplerine yakın olması gerektiği durumların varolması gerekir. Örneğin fast food dükkanımıza özel yaptırdığımız müşteriyi büyüleyen yeni bir sos üretme makinası çok ucuzsa ve bizden başkasına yapmayacağına dair üreticisinden söz aldıysak ya da müşterilerimiz, eşi benzeri bulunmaz ayvalık tostumuza aşıksa ve rakibimizin ürününü 5 dakikada alırken bizimkini 15 dakika bekleyebiliyorsa yalın üretim gibi bir derdimiz yoktur. Ama rakiplerimizle hemen hemen aynı yöntemle, yakın kalitede, yakın sürelerde, benzer ürün esneklikleriyle fast food ürünleri çıkartıyorsak israflarımızdan arınmalı, çalışanlarımıza ek yetki ve sorumluluklar vererek birim ürünü daha az, ama daha yetkin çalışanla istenilen kalitede ve zamanda çıkartmalıyız. Burada anahtar kavramlar; israf, yetkinlik, zaman, birim ürün için daha az kaynak ve birim kaynak kullanılarak daha fazla üründür.  Dolayısıyla sermaye, rekabet koşullarında yukarıdaki şekillerde tıkandıysa yalın üretimi uygulamak zorunda kalır (*).
Sermaye ne zaman toplumsal desteğe ihtiyaç duysa bir "ülkü rüzgarı" estirir. Bu rüzgar ihtiyaca göre, vatan savunması, teröre karşı savaş, alın verin ekonomiye can verin gibi şekillerde olabilir. Yalın üretimin uygulanması istendiğinde de benzer bir kampanya görürüz. Ama altı sigma gibi yönetici ve yönetici adaylarının çabasını gerektiren yerlerde aynı rüzgarı hissetmeyiz. Çünkü bu grup çalışanların motivasyonları farklıdır. Önümüzdeki yazıda bu rüzgara ve çalışanların doğrudan görevlerine değineceğiz.

(*) Özellikle Japonya kökenli bir sistem olduğundan prensipleri katıdır. İşletmenin ruhuna göre esnetmek dahi soru işaretleriyle karşılanır. Ayrıca postmodern dünyada felsefe yapmak da yasaklı olduğundan fikir üstünüze tartışılmazlığıyla gelir. Bu nedenle zorunda kalır dedim.