Translate

21 Haziran 2014 Cumartesi

Onca kişiye iş veren kişi olarak devlet

Bir önceki "sermayedara minnet" konulu yazıma en kritik eleştiri devlet teşebbüsü ve KİT konularından geldi. Öylesine haklı bir eleştiri ki böyle uzun sürdü konuya değinmem.
Gerçekten de cumhuriyetin tek parti dönemi kalkınma modelinde (solidarist korporatizm) belirli bölgeleri sanayi ve istihdam alanında geliştirmek amaçlanmıştı ve bu amaçla, bazen sırf bölge halkını istihdam edip ekonomiyi canlandırmak için fabrikalar kurulmuştu. Bu durum, bir önceki yazımızda değindiğimiz, sermayedarı yatırım yapmaya iten nedenlerin dışına çıkıyor. Yazıda, konunun kapitalizmle ilgisinin olmadığını göstermek için hayvanlar aleminden örnek verme ukalalığını yapmış da olsam, eleştirinin hakkını vermek zorundayım. Ancak bu cumhuriyet atılımı, bir yarı-kararlı denge durumudur. İzmir İktisat Kongre arşivleri dahil, neredeyse tüm ilgili kaynaklarda bu hareketin, sanayileşememiş bir ülkeyi hızlandırılmış biçimde sanayileştirme amacı güttüğünü okuyabiliriz. Aynı şekilde 1930'ların sanayileşememiş ya da sömürgelikten yeni kurtulan ülkelerinde de paralel durumları gözlemleyebiliyoruz. Dolayısıyla bu tip devlet yatırım modeli, aslında daha sonra vazgeçileceği tasarlanmış bir model.
Gelelim çalışanlar cephesine. Fabrikanın kuruluş amacı bölge halkının istihdam edilip ekonomik ve kültürel seviyesinin artırılması olunca, varoluşsal problemler yine sermayedar olan devlet tarafından rafa kaldırılıyor, özlük hakları ve gelir bakımından bu işletmelerin çalışanları, özel sektör karşılıklarına göre ziyadesiyle önde oluyorlar. Bu durum, beklendiği biçimde kamu işçilerinde kendi sermayedarı olan devlete karşı bir minnete dönüşmüştür. Konuda garipsenecek bir durum yoktur ve bir önceki yazımda kurduğum denklemi sağlamamasının nedeni, işletmenin kuruluş amacının yine o denklem girdilerinin dışında oluşundandır. Sistem denge durumuna geldikçe işletmelerin kendisini denkleme doğru çekecektir (kapitalistse kapatacak ya da özelleştirecek, sosyalistse kapatacak ya da bölmek, taşımak, küçültmek gibi verim artırıcı tedbirer alacaktır).
Son analizde, kamu işçisinin kendisini memur gibi görüp devlete minnet duyması normal olup temel çelişki sistemle çalıştığı işletmenin varoluş nedenleri arasındadır. Yıllarca ülkemizde kamu ve özel sektör çalışanlarının sınıfsal dayanışması birbirine karşı yedeklendi ve birlik sağlanması engellendi. Çözülmesi gereken konulardan biri bu. Bir diğeri de bir önceki yazıda değindiğim emeğin küreselleşmesi. İki konumuz oldu, devam edeceğiz.